ELIF AYITER
A Personal Documentation / Kişisel bir Belgeleme
2020
What I have put on this page is the context / framework of a personal creative outcome. My concern for what I see unfolding led me to build something called "Tomorrow," an allegorical world that can be visited in Second Life, or can be followed through images and text on the sister page of this documentation >>>.
Bu sayfada belgelediklerimden duyduğum büyük endişe beni bir üretime götürdü. Second Life'da ziyaret edilebilecek allegorik, üç boyutlu bir dünya kurguladım. Bu dünyaya ait resimleri ve eşlik eden yazıları (sadece İngilizce) şurada görebilirsiniz >>>.
JFK Address, "The President and the Press," Before The American Newspaper Publishers Association, 27 April 1961. Source page >>>
John F. Kennedy'nin "Başkan ve Basın" adlı konuşmasından bir alıntı. 27 Nisan 1961. Kaynakça >>>
"The very word "secrecy" is repugnant in a free and open society; and we are as a people inherently and historically opposed to secret societies, to secret oaths and to secret proceedings. [] For we are opposed around the world by
a monolithic and ruthless conspiracy that relies primarily on covert means for expanding its sphere of influence--on infiltration instead of invasion, on subversion instead of elections, on intimidation instead of free choice, on guerrillas by night instead of armies by day. It is a system which has conscripted vast human and material resources into the building of a tightly knit, highly efficient machine that combines military, diplomatic, intelligence, economic, scientific and political operations.
Its preparations are concealed, not published. Its mistakes are buried, not headlined. Its dissenters are silenced, not praised. No expenditure is questioned, no rumor is printed, no secret is revealed. It conducts the Cold War, in short, with a war-time discipline no democracy would ever hope or wish to match."
Note: Since the publication of this page I have received emails from several readers who told me that JFK would have been talking about his Cold War adversaries in this speech.
My response: This is only an excerpt from a very long speech in which he urges the press to do their jobs properly. Why would he bring up "secret societies and secret oaths" within the context of such a call to duty for journalists? Also, given that he had no qualms about speaking of Communism, the Soviets, or Cuba in the strongest language elsewhere why does he not mention these entities by name even once in this long speech? And yes, in the final sentence here he does talk about the Cold War - however he uses a very specific term as he does so: He says "conduct". Not "fights, "participates in", "engages in", "is a part of", or "is our adversary " or anything like that, but instead he picks the term "conduct" - like the conductor of an orchestra.
"Özgür ve açık bir toplumda "gizlilik" kelimesi iğrençtir; ve bizler, gizli cemiyetlere, gizli yeminlere ve gizli yargılamalara doğuştan ve tarihsel olarak karşıyız. [] Dünya çapında, etki alanını genişletmek için öncelikle gizli araçlara dayanan yekpare ve acımasız bir komployla karşı karşıyayız - işgal yerine sızmaya, seçimler yerine yıkmaya, gözdağı vermeye dayanan; gündüz ordularına karşın gece gerillaları ile çarpışan bir oluşum. Bu yapı askeri, diplomatik, istihbari, ekonomik, bilimsel ve politik operasyonları birleştiren; iç içe kenetlenmiş, yüksek verimli bir makinenin inşasında geniş insan ve malzeme kaynakları kullanan bir sistemdir.
Hazırlıkları gizlidir, yayınlanmaz. Hataları manşet olmaz, gömülür. Muhalifleri susturulur. Harcamaları sorgulanamaz, hakkındaki söylentiler yayınlanamaz, sırları açıklanamaz. Kısacası, Soğuk Savaş'ı hiçbir demokrasinin asla istemeyeceği bir savaş zamanı disipliniyle yönetir. "
Not: Bu sayfanın yayınından sonra birkaç okuyucudan JFK'nin bu konuşmada Soğuk Savaş düşmanları hakkında konuştuğunu söyleyen e-postalar aldım.
Cevabım: Bu alıntı çok uzun bir konuşmadan ve o konuşmanın muhatabı basın. Kennedy basın mensuplarına "görevinizi yapın!" diyor. Soğuk savaş bağlamında böyle bir çağırıyı neden yapsın? Ve neden basının görevleri bağlamında "gizli topluluklar ve gizli yeminler"den bahsetsin? Ayrıca Komünizmden, Sovyetlerden, Küba'dan başka yerlerde en güçlü bir dille konuşmaktan çekinmediği göz önüne alındığında, neden bu oluşumlardan bu uzun konuşmada bir kez bile ismiyle bahsetmiyor? Ve evet doğru, buradaki son cümlede Soğuk Savaş'tan bahsediyor - fakat ancak çok özel bir terim kullanıyor: "Yönetmek"ten bahsediyor. "Katılmak", ""savaşmak", angaje olmak", " bir parçası olmak" , veya benzeri başka bir söz değil, onların yerine "yönetmek" terimini seçiyor. Demek ki kastı soğuk savaşın taraflarının da üstünde olan ve tarafları bir orkestra şefi gibi yöneten bir oluşum bu bahsettiği.
March 2020: A fully developed Covid 19 Road Map, that in some places goes hundreds of layers deep and to which are attached thousands of papers, scientific reports, studies, articles, videos, talks and presentations makes its appearance on the World Economic Forum website, literally within days of the World Health Organization declaring a "pandemic".
____________________
Mart 2020: Dünya Sağlık Örgütü'nün "pandemi" ilan ettiği noktadan hemen birkaç gün sonra, bazı yerlerinde yüzlerce katman derine inen; ve binlerce bildiri, bilimsel çalışma, makale, video, konuşma ve sunumun iliştirildiği son derece gelişkin bir Covid 19 Yol Haritası, Dünya Ekonomik Forumu web sitesinde zuhur ediyor.
However the remarkable prescience of global players does not end with the WEF Covid 19 Road Map application. Indeed it has a precedent that goes back in time: Roughly 2 months before the Covid 19 crisis broke out in China, the Johns Hopkins Center, the (already above mentioned) WEF and the Bill and Melinda Gates Foundation hosted Event 201, a corona virus pandemic exercise on October 18, 2019, in New York. Having watched all of the videos of the exercise, what particularly struck me was the focus the participants placed on controlling the public narrative. Why? If there is in fact a pandemic and people start seeing deaths and severe illnesses all around them, wouldn't they do exactly as they are told by the health authorities anyway?
Ancak küresel oyuncuların şaşırtıcı öngörüleri WEF Covid 19 Yol Haritası uygulamasıyla bitmiyor. Tersine, 2020 yılı öncesine giden bir öncül bile söz konusu: Çin'de Covid 19 krizinin patlak vermesinden yaklaşık 2 ay önce, Johns Hopkins Hastanesi, 18 Ekim 2019'da New York'ta, yukarıda da adı geçen Dünya Ekonomik Forumu ve Bill ve Melinda Gates Vakfı ile ortaklaşa üst düzey bir korona virüs pandemi egzersizi olan Event 201'e ev sahipliği yapıyor. Egzersizin tüm videolarını izledikten sonra, beni düşünceye sevk eden şey, katılımcıların kamusal anlatının kontrolüne olan aşırı odaklanmalarıydı. Neden? Gerçekte bir pandemi varsa ve insanlar etraflarında ölümler ve ağır hastalıklar görmeye başlarlarsa, sağlık yetkililerinin söylediklerini yapmazlar mı zaten?
Which brings me to the founder and CEO of the WEF, Klaus Schwab and his book "Covid 19, The Great Reset", which I cannot say that I have read cover to cover given how uninspiring a text it is. I have however dipped into it quite a bit and there are two sentences in this ramble that stand out in their shamelessness: "at a global level, if viewed in terms of the percentage of the global population effected, the corona crisis is (so far) one of the least deadly pandemics the world has experience over the last 2000 years." (Page 187) is the first of these when listed by level of shamelessness. The second (no less brazen) appears on page 107 where it is stated that "the amount by which global carbon dioxide emissions have fallen during the severe lockdowns in Spring 2020 (8%), is rather disappointing".
And yet, Herr Schwab insists that a global financial, economic, societal reset, and indeed a whole definition of what it means to be human is to be instigated on the very premise of this "pandemic". What such a reset really entails, that the authors hide behind a barrage of words. However, exercising some patience, one does a get an understanding of what is being proposed: The monetization of energy consumption as well as the consumption of all other natural resources through a novel form of global digital currency, overseen and controlled by a system that Herr Schwab calls “Stakeholder capitalism,” a collectivist model he first proposed a half-century ago, that positions transnational private corporations as trustees of society (i.e. corporatism, i.e., Mussolini's definition of fascism), and that he deems to be the best response to today’s social and environmental challenges.
Bu da beni DEF'in kurucusu ve başkanı olan Klaus Schwab'ın "Covid 19, Büyük Sıfırlama" adlı kitabına getiriyor. Bu metnin ne kadar tatsız tuzsuz olduğu göz önüne alındığında, baştan sona okuduğumu söyleyemem. Bununla birlikte, epey bir içine girdim. Önce bir iki cümle paylaşayım sizinle ki utanmazlığın boyutlarını görün: "Etkilenen küresel nüfusun yüzdesi açısından bakıldığında, korona krizi (şimdiye kadar) dünyanın son 2000 yılda deneyimlediği en az ölümcül salgındır." (Sayfa 187) . Bu akıl almaz itirafa henüz gelmeden ise, 107. sayfada "2020 ilkbaharında uygulanan sert ev hapislerinin küresel karbon salınımlarına yaptığı etkinin sadece %8 olarak gerçekleşmiş olması hayal kırıcıdır" gibi bir yüzsüzlükle karşılaşıyorsunuz.
Fakat bunlara rağmen Bay Schwab, küresel dev boyutlarda bir finansal, ekonomik, toplumsal sıfırlamanın ve hatta insan olmanın ne anlama geldiğinin tanımının bu "salgın" öncülüne dayandırılması gerektiğini söylüyor. Böyle bir sıfırlamanın gerektirdiği şeyin ne olduğu bir laf kalabalığının içine gömülmüş olsa da, sabırla okudunduğunda önerilenin ne olduğunu anlayabiliyorsunuz: Tüm doğal kaynaklar ve bunların tüketimi üzerinden hesaplanan yeni bir küresel finans sistemi ve bu sistemin efendileri olarak da Herr Schwab'ın yarım yüzyıl önce ilk kez önerdiği, uluslarüstü dev şirketler. Bunların toplumun mütevellileri olarak konumlandırıldığı bir model olan "Paydaş kapitalizm" adlı kollektivist bir sistem (yani korporatizm, yani Mussolini'nin faşizm tanımı), bugünün sosyal ve çevresel zorluklarının çözümü olarak dayatılıyor.
WEF: "You will own nothing but you will be happy." This short video was originally posted on Twitter in 2016. It was removed in November 2020 after having been on Twitter for over 4 years, due to the massive negative reaction that it garnered when it was re-discovered and re-tweeted by a diligent twitter user. However, you can still see the removal information on the WEF twitter account right here:
https://twitter.com/wef/status/799632174043561984
(Note: The first prediction is of course something that would raise the hackles of any reasonable person: All this stuff we "rent" - who owns it? We own nothing and they own everything?
But then until we reach the very last prediction the rest, as far as I am concerned, is nothing but filler stuff. When it comes to this last prediction however, I would advise everyone to stop and give this some very careful consideration - what it is that being said here and what is meant by this: What are Western Values? As far as I know they are the rule of law, human rights, freedom of expression. And these are what the WEF says (or should I come out and say hopes?) will be tested to their limits. And seeing as how, right now today, they are being tested to their limits it would appear that the agenda is right on track.)
DEF: "Hiçbir şeye sahip olmayacaksın ama mutlu olacaksın." Bu kısa video 2016'da Twitter'da yayınlanmış. Azimli bir twitter kullanıcısı tarafından yıllar sonra yeniden keşfedildiğinde ve yeniden tweetlendiğinde aldığı büyük olumsuz tepki nedeniyle 4 yıl sonra Kasım 2020'de ortadan yok oldu. Ancak DEF twitter hesabındaki linke gittiğinizde kaldırdıkları tweet'in bilgisini hala daha görebiliyorsunuz:
https://twitter.com/wef/status/799632174043561984
(Not: Video DEF'in 2030 yılına ilişkin yaptığı 8 adet öngörüyü sıralıyor. Birincisini duydunuz - hiçbirşeye sahip olmayacaksınız fakat mutlu olacaksınız. Bunun hemen devamında "size gereken şeyleri ise kiralayacaksınız (kimden acaba!?!) ve bunlar size drone ile ulaştırılacak" deniliyor. Bundan sonra gelen 6 öngörü çok önemli değil bence, düpedüz propaganda. Kimisi olumlu karşılanacağı varsayılan şeyler - artık organ nakli diye bir mevzu olmayacak zira organları 3D printer'da basabileceğiz, ya da bilim insanları bizi bir Mars yolculuğuna hazır hale getirecekler, ya da ABD'nin artık bir süper güç olmayacağı gibi. Kimisi ise daha sevimsiz meseleler, mesela kuraklık nedeniyle olacak olan göç gibi. Bunların bence tamamı dolgu malzemesi, esas önemli olanlar birinci öngörü ve bir de en sonuncu öngörü, yani 8 numara: Ne diyorlar burada? "Batı değerleri sonuna kadar test edilmiş olacak", sonra da bunu "ama biz gene de demokrasilerimizi korumalıyız" gibi garip bir lafa bağlıyorlar. Peki, nedir "Batı değerleri"? Hukuk Devleti, İnsan Hakları ve İfade Özgürlüğü, değil mi? Yani öngörülen bu değerlerin üzerine kurulmamış olan yepyeni bir ucube "demokrasi" tanımı mı acaba? Ve zaten de şu an artık bunun dünya genelinde yürürlüğe girdiğini gözlemlemiyor muyuz?)
Authoritarian Responses across the Globe
One country, and within that country one State seems to particularly stand out when it comes to authoritarian responses: Victoria, Australia. However, these reactions go across borders, continents and cultures, few nations are being spared from them. And calling them merely "authoritarian" may be something of an understatement. It seems to me that what we are observing is the unfolding of a full on, quasi global bio-security police state.
The incidents in the video clips below are mostly citizen captures that are only rarely, if indeed ever, covered in mainstream or even in most alternative media. They make brief appearances on social media platforms from where they are promptly deleted. So, one has to keep an eye out for them, and even then it is only through sheer coincidence that one sees one.
Küresel Boyutta Otoriter Tepkiler
Otoriter tepkiler söz konusu olduğunda, bir ülke ve bu ülke içinde de bir eyalet özellikle öne çıkıyor: Victoria, Avustralya. Ancak, bu tepkiler sınırları, kıtaları ve kültürleri aşıyor, nasibini almayan dünya halkı hemen hemen yok. Ayrıca bunları sadece "otoriter" olarak nitelendirmek biraz yetersiz kalıyor olabilir. Bana öyle geliyor ki, gözlemlediğimiz şey küresel çapta bir biyo-güvenlik polis devletinin oluşumu.
Aşağıda görüntülenenler ana akımda ve hatta alternatif medyada nadiren ele alınan, daha doğrusu hiç ele alınmayan, vatandaş videoları aracılığıyla paylaşılıyor. Sosyal medya platformlarında ise ancak çok kısa bir süre kalabiliyorlar. Yani, eğer bunları takip edecekseniz ciddi bir biçimde bu işin peşinde olmanız gerekir ve o durumda bile, yalnızca tesadüfi bir karşılaşma olasılığınız var.
Greece, Summer 2020 / Yunanistan, Yaz 2020: Covid'i başkalarına bulaştırmanın üst cezası ömür boyu hapis.
Canada, Summer 2020 / Kanada Yaz 2020: Covid kurallarıyla işbirliği yapmayan vatandaşlar adresi gizli bir yerde alıkonacak.
United Kingdom, September 2020 / İngiltere, Eylül 2020: Bakan'dan vatandaşlara komşularınızı kontrol edin ve muhbir olun çağırısı.
Australia, September 2020 / Avustralya Eylül 2020: Karantinayı delen kadına elektronik kelepçe.
England, September 2020 / İngiltere, Eylül 2020: Covid 19 şakası yapan, ya da şakadan öksüren aksıran çocuklar okuldan uzaklaştırılacak.
England, October 2020 / İngiltere, Ekim 2020: 97 yaşındaki nine'nin huzur evinden kendi kızının evine gitmesi polis tarafından engelleniyor.
England, Summer 2020 / İngiltere, Yaz 2020: Covid'le enfekte olduğu söylenen mesken ve işyerlerini buldozerle yerle bir edilebilineceği bir yasa çıkıyor.
USA, Fall 2020 / ABD, Sonbahar 2020: Covid aşısı yoksul halka verilen gıda, kira ve sağlık yardımları ile ilişkilendiriliyor.
UK, October 2020: The Covert Human Intelligence Sources (Criminal Conduct) Bill was passed at the second reading in the House of Commons on Monday night, with 182 voting in favour and just 20 voting against. The legislation creates a licence - or strictly speaking an "authorisation" - for undercover agents and informants to commit crimes as part of their work.
Note: Strictly speaking this is not about bio-security alone, the recently passed bill has a much more broadly based context. However, when one looks at all the government agencies that are licensed to operate under it, it becomes clear that it also encompasses those related to bio-security.
İngiltere, Ekim 2020: Gizli İnsan İstihbarat Kaynakları (Suç Davranışı) Yasası Pazartesi gecesi Avam Kamarası'ndaki ikinci okumada 182 lehte ve sadece 20 aleyhte oyla geçti. Mevzuat, gizli görevliler ve muhbirlere işlerinin bir parçası olarak suç işlemeleri için bir lisans, veya tam anlamıyla bir "yetki" oluşturmakta.
Not: Belirtilmesi gerekir ki bu sadece biyo-güvenlik ile ilgili değil, yakın zamanda kabul edilen yasa tasarısı çok daha geniş tabanlı bir içeriğe sahip. Ancak, onun altında faaliyet gösterme yetkisine sahip tüm devlet kurumlarına bakıldığında, biyogüvenlik ile ilgili olanları da kapsadığı anlaşılıyor.
https://news.yahoo.com/mps-pass-mi5-bill-license-to-kill-111330847.html
https://www.spectator.co.uk/article/the-terrifying-consequences-of-the-licence-to-kill-bill
Germany, January 2021 / Almanya, Ocak 2021: Covid kurallarına uymayanlar daha önce sığınmacıların tutulduğu kamplarda alıkonulacak.
United Kingdom, January 2021 / Birleşik Kırallık, Ocak 2021: İngiltere'den geçerli bir seyahat gerekçesi olmadan bir dış ülkeye seyahat etmek "suç" kapsamına alınıyor.
Almanya'nın iç istihbarat servisi yaptığı açıklamada, giderek artan koronavirüs inkarcılarını, devlete zarar verme riski oluşturdukları için gözetleyeceğini söyledi.
İngiltere'de bu yıl çıkması beklenen çevirimiçi sansür yasası kapsamında "yasal olduğu halde tehlikeli" olduğu belirlenen söylemler tümden kaldırılacak ve ağır cezai yaptırımlar getirilecek. Soru şu: Bir söylemin "yasal olduğu halde tehlikeli" olduğuna kim verecek? Bağımsız mahekemeler mi? Tabii ki hayır. Bir söylem yasal olduğu sürece mahkeme nasıl böyle bir karar alabilir zaten? Yasayı çıkartan devletin kendi düzenleyici organı olan OFCOM verecek bu kararları.
https://www.jdsupra.com/legalnews/uk-government-publishes-full-response-2380339/
A short excerpt from a James Corbett documentary published on 09/11/2020. View full video and see all references and notes here:
https://www.corbettreport.com/covid911/
"Since I entered politics, I have chiefly had men's views confided to me privately. Some of the biggest men in the United States, in the field of commerce and manufacture, are afraid of somebody, are afraid of something. They know that there is a power somewhere so organized, so subtle, so watchful, so interlocked, so complete, so pervasive, that they had better not speak above their breath when they speak in condemnation of it."
___ Woodrow Wilson, 28th USA President, The New Freedom, 1913
"Siyasete girdiğimden beri pek çok kişinin bana görüşlerini ancak büyük bir gizlilik içerisinde ifade edebildiğine tanık oldum. ABD'nin ticaret ve sanayi alanındaki en büyük devlerinden bazıları, birisinden korkuyor, bir şeyden korkuyor. Bir yerlerde son derece örgütlü, son derece incelikle ilerleyen, son derece dikkatli, herşeyi dinleyen, herşeyi bilen, birbirine sımsıkı kenetli, eksiksiz, yaygın bir güç olduğunu biliyorlar. O kadar güçlü bir örgüt ki bu, onu kınayarak konuştuklarında, korkularından ancak fısıldayabiliyorlar."
___ Woodrow Wilson, 28. ABD Başkanı, The New Freedom, 1913
"It is to be expected that advances in physiology and psychology will give governments much more control over individual mentality than they now have even in totalitarian countries. Fichte laid it down that education should aim at destroying free will, so that, after pupils have left school, they shall be incapable, throughout the rest of their lives, of thinking or acting otherwise than as their schoolmasters would have wished. But in his day this was an unattainable ideal. In future such failures are not likely to occur where there is dictatorship. Diet, injections, and injunctions will combine, from a very early age, to produce the sort of character and the sort of beliefs that the authorities consider desirable, and any serious criticism of the powers that be will become psychologically impossible. Even if all are miserable, all will believe themselves happy, because the government will tell them that they are so."
__ Bertrand Russell, The Impact of Science on Society (1952).
"Fizyoloji ve psikolojideki ilerlemelerin hükümetlere bireysel zihniyet üzerinde şu anda totaliter ülkelerde bile sahip olduklarından çok daha fazla kontrol vermesi bekleniyor. Fichte, eğitimin özgür iradeyi yok etmeyi amaçlaması gerektiğini, böylece öğrenciler ayrıldıktan sonra okul yöneticilerinin dilediği gibi düşünemeyecek ya da hareket edemeyeceklerdir.Ama onun zamanında bu ulaşılamaz bir idealdi. Gelecekte bu tür başarısızlıkların diktatörlüğün olduğu yerde meydana gelmesi olası değildir. Diyet, enjeksiyonlar ve talimatlar, çok erken yaşlardan itibaren, yetkililerin arzu ettiği türden bir kişilik oluşturacak: İnançları ve psikolojik olarak güçlere yönelik herhangi bir ciddi eleştiriyi üretmek imkansız hale gelecek. Mutsuz olsalar da, herkes kendilerini mutlu hissedecek, çünkü hükümet onlara böyle olduklarını söyleyecek."
__ Bertrand Russell, The Impact of Science on Society (1952).
The Children... / Çocuklar...
"It may be hoped that in time anybody will be able to persuade anybody of anything if he can catch the patient young and is provided by the State with money and equipment.
This subject will make great strides when it is taken up by scientists under a scientific dictatorship. Anaxagoras maintained that snow is black, but no one believed him. The social psychologists of the future will have a number of classes of school children on whom they will try different methods of producing an unshakable conviction that snow is black. Various results will soon be arrived at. First, that the influence of home is obstructive. Second, that not much can be done unless indoctrination begins before the age of ten. Third, that verses set to music and repeatedly intoned are very effective. Fourth, that the opinion that snow is white must be held to show a morbid taste for eccentricity. . . . It is for future scientists to make these maxims precise and discover exactly how much it costs per head to make children believe that snow is black, and how much less it would cost to make them believe it is dark gray."
__ Bertrand Russell, The Impact of Science on Society (1952).
"Eğer denek genç yaşta yakalanabilmişse ve eğer Devlet tarafından para ve teçhizat sağlanmışsa, herhangi birinin herhangi birini herhangi birşeye zamanla ikna edebilmesi tahmin edilebilinir.
Bu konu bilim adamları tarafından bilimsel bir diktatörlük altında ele alındığında büyük adımlar atılacaktır. Anaxagoras karın siyah olduğunu iddia etti, ancak kimse ona inanmadı. Geleceğin sosyal psikologları, karın siyah olduğuna dair sarsılmaz bir inanç oluşturmak için farklı yöntemler deneyecekleri bir dizi okul çocuğuna sahip olacaklar. Çeşitli sonuçlara ulaşılacak. Birincisi, aile ortamının etkisi olumsuzdur. İkincisi, on yaşından önce beyin yıkama başlamadıkça pek bir şey yapılamaz. Üçüncüsü, güfteler müziğe uyarlanır ve tekrar tekrar vurgulanırsa çok etkilidir. Dördüncüsü ise, eksantriklikle suçlanmamanın en iyi yolu karın siyah olduğu görüşünün benimsenmesidir. Geleceğin bilim adamları, bu özdeyişleri kesinleştirmek ve çocukları karın siyah olduğuna inandırmanın kişi başına ne kadara mal olacağını ve onları koyu gri olduğuna inandırmanın daha ucuza mal olup olmayacağına kafa yoracaktır."
__ Bertrand Russell, The Impact of Science on Society (1952).
Covid 19 song for grade school children from New South Wales, Australia.
Avustralya'nın New South Wales eyaletinden ilkokul çocukları için bestelenmiş bir Covid 19 şarkısı:
"Bu gece haberler korkunçtu, gelecek çok parlak görünmüyor, görünmez bir katil avını arıyor. Covid 19 Covid 19 Covid 19."
“The individual is handicapped by coming face-to-face with a conspiracy so monstrous he cannot believe it exists. The [American] mind simply has not come to a realization of the evil which has been introduced into our midst. It rejects even the assumption that human creatures could espouse a philosophy which must ultimately destroy all that is good and decent.”
________ J. Edgar Hoover, FBI Director from 1935 to 1972.
Note: I have put the word American into square brackets since I will posit that it isn't only the American mind but the mind of all of Humanity that is afflicted with this incapacity.
“Bireyler var olduğuna inanamayacakları kadar canavarca bir komplo ile yüz yüze geldiklerinde bunu anlayamamakla maluldurlar. Nitekim [Amerikan] zihni de, aramıza sokulan büyük kötülüğün farkına varamadı. Birtakım insanların eninde sonunda iyi ve nezih olan her şeyi yok etmesini gerektiren bir felsefeyi benimseyebileceği varsayımını red etmek dışında çaresizler."
________ J. Edgar Hoover, FBI Direktörü, 1935 - 1972 yılları arasında görev yapmıştır.
Not: Burada Amerikan kelimesini parantez içine aldım zira kanımca sadece Amerikan zihni değil tüm insanlığın zihni bu engelle malul.
"At issue is nothing less than the creation of a sort of “health terror” as an instrument for governing what are called “worst case scenarios,” producing a sort of superlative good citizenship in which imposed obligations are presented as evidence of altruism and the citizen no longer has a right to health (health safety) but becomes juridically obliged to health (biosecurity)."
_______ Giorgio Agamben
"Meselenin özü "en kötü durum senaryoları" olarak adlandırılan şeyleri yönetmek için bir araç olarak bir tür "sağlık terörü" yaratmaktan başka bir şey değildir. Bu durum ise yeni bir tür iyi vatandaşlık tanımı getirecektir. Ve öylesine özverili bir tanımdır ki bu, kişinin sağlıklı olma hakkı bir sağlıklı olma zorunluluğuna, yani bir biyogüvenlik meselesine dönüştürülecektir."
_______ Giorgio Agamben
Propaganda
Excerpt from the web page that accompanies the UN Pacific Concert posted as a video above:
"The concert closed with a moving performance of a song called “We Will Rise”, written about the coronavirus pandemic in the Pacific and performed by Pasifika Voices and the International School Suva. Sung primarily by children and youth, the heart-warming lyrics concluded on a note of hope.
“Around the world we’re closing borders, COVID-19 on the rise
A new world order behind closed doors, the storm will pass, we will survive
We will rise, we will rise again, our isles will rise again
We will rise, we will rise again, our world will rise again”
Yukarıya bir video olarak da koyduğum BM Pasifik Konserine eşlik eden web sayfasından alıntı:
"Konser Pasifik'te Koronavirüs salgını hakkında yazılan ve Pasifika Voices ve International School Suva tarafından seslendirilen Yeniden Yükseleceğiz adlı şarkının etkileyici performansıyla sona erdi. Özellikle çocuklar ve gençler tarafından söylenen yürek ısıtan sözler bir umut notu üzerine sona erdi.
"Dünyanın her yerinde sınırları kapatıyoruz, COVID-19 yükselişte
Kapalı kapılar ardında yeni bir dünya düzeni, fırtına geçecek, hayatta kalacağız
Yükseleceğiz yeniden yükseleceğiz adalarımız yeniden yükselecek
Yükseleceğiz, yeniden yükseleceğiz, dünyamız yeniden yükselecek ”
“The conscious and intelligent manipulation of the organized habits and opinions of the masses is an important element in democratic society. Those who manipulate this unseen mechanism of society constitute an invisible government which is the true ruling power of our country. ...We are governed, our minds are molded, our tastes formed, our ideas suggested, largely by men we have never heard of. This is a logical result of the way in which our democratic society is organized. Vast numbers of human beings must cooperate in this manner if they are to live together as a smoothly functioning society. ...In almost every act of our daily lives, whether in the sphere of politics or business, in our social conduct or our ethical thinking, we are dominated by the relatively small number of persons...who understand the mental processes and social patterns of the masses. It is they who pull the wires which control the public mind.”
__________ Edward Bernays, Propaganda, 1928
“Kitlelerin örgütlü alışkanlıklarının ve fikirlerinin bilinçli ve akıllıca kullanılması, demokratik toplumda önemli bir unsurdur. Toplumun bu görünmeyen mekanizmasını manipüle edenler, ülkemizin gerçek yönetici gücü olan görünmez bir hükümet oluştururlar. ... Yönetiliyoruz, zihinlerimiz şekillendiriliyor, zevklerimiz şekilleniyor, fikirlerimiz öneriliyor, büyük ölçüde hiç duymadığımız insanlar tarafından. Bu, demokratik toplumumuzun örgütlenme biçiminin mantıksal bir sonucudur. Sorunsuz bir şekilde işleyen bir toplum olarak birlikte yaşayabilmek için çok sayıda insan bu şekilde işbirliği yapmalıdır. ...Günlük hayatımızın hemen hemen her eyleminde, ister politika ister iş alanında, sosyal davranışımızda veya etik düşüncemizde, görece az sayıda insan tarafından yönetiliyoruz çünkü zihinsel süreçleri ve sosyal kitlelerin dokularını onlar anlıyabiliyor. Dolayısı ile de, halkın zihnini kontrol eden kabloları çeken onlardır.”
__________ Edward Bernays, Propaganda, 1928
"We'll know our disinformation is complete when everything the [American] public believes is false."
__________ Attributed to CIA Director William Casey, expressed to President Reagan during a meeting in February 1981. Source: Barbara Honegger
who was also present in that meeting. (Although this does not go beyond hearsay when it comes to establishing credible sourcing, it should nevertheless be noted that although Casey had plenty of opportunity to dispute this claim when it was made public shortly thereafter through journalist Sarah McClendon he refrained from doing so. Indeed Casey would have had plenty of cause to press libel charges, however he never took any further actions, which does appear to lend credence to Honegger's assertions.)
Note: I put the word 'American' into brackets since it seems to me that this strategy applies not only to the American public but to all nations across
the globe, regardless of where they have been exposed to it for many many decades now.
"[Amerikan] halkının inandığı her şeyin yanlış olduğu noktada dezenformasyonumuzun tamamlandığını bileceğiz."
_________ CIA Direktörü William Casey'ye atfedilmiştir. Şubat 1981'de dönemin ABD Başkanı Ronald Reagan ile yapılan bir toplantıda bu sözlerin söylendiğinin kaynağı, orada bulunan Barbara Honegger'dir. (Bir kaynakça olarak bu sadece bir söylenti de olsa, dikkat çekici olan Bill Casey'in Sarah McClendon adlı bir gazeteci tarafından kısa sürede kamuya arz edilen bu bilgiyi hiçbir zaman yalanlamamış olması, hakaret davası açması için fazlasıyla sebep olmasına rağmen yasal bir hak arama yoluna da gitmemiş olmasıdır.)
Not: Burada 'Amerikan' kelimesini parantez içine aldım zira öyle görünüyor ki bu stratejiden nasibini almamış bir dünya halkı yok. Nerede yaşarlarsa yaşasınlar bütün insanlar onyıllardır yoğun biçimde dezenformasyona maruz kalmadı mı, kalmıyor mu?
The Behavioral Insights Team, UK: "We apply behavioral insights to inform policy, improve public services and deliver positive results for people and communities. The Behavioral Insights Team exists to improve people’s lives and communities. We work in partnership with governments, local authorities, businesses and charities, often using simple changes to tackle major policy problems. [] Our mission remains the same: We generate and apply behavioral insights to inform policy, improve public services and deliver results for citizens and society.
We are jointly owned by the UK Cabinet Office, innovation charity Nesta and our employees."
The "Mindspace" document of the British Government that outlines the objectives of behavioral science in terms of governance can be read here >>>. But in any case, the picture on the cover pretty much tells all, probably no need to read the whole thing.
Note: Let me translate that into plain language for you. What they are talking about is behavioral change. Which they do through perceptual change. Which is, of course, propaganda. And no, they do not only operate inside the UK. If you go to their website you will see that they are very proud to have carried their operations to many other countries. Not to mention that a lot of other countries will already have their own behavioral science units set up. And no, I do not think that it is just governments that are doing this to us. Personally I am wary of anyone who shows up as an an influencer or as an expert. Could be Government, could be Opposition. Could be private or public sector. NGOs. Politicians of all stripes. Celebrities. Journalists. Writers. Scientists. Artists. Designers. Social media, MSM, alternative media, advertising. I scrutinize everything that I am shown and that I hear. How? I do my own research. (Thank God for the PhD that I got back then ;-). And I do this with stuff that I like to hear or see as well. Maybe even, especially with the stuff that I like to hear or see. Told to me by people that I tend to be sympathetic to, who appeal to me somehow. Because what is known to be more efficacious? Honey or vinegar?
Davranışsal Analiz Ekibi, İngiltere: "Politikacıları bilgilendirmek, kamu hizmetlerini iyileştirmek ve insanlar ve topluluklar için olumlu sonuçlar sunmak için davranışsal içgörüler uyguluyoruz. Davranışsal Analiz Ekibi, insanların yaşamlarını ve topluluklarını iyileştirmek için çalışır. Hükümetler, yerel yetkililer, işletmeler ve hayır kurumları ile ortaklaşa çalışıyoruz ve büyük politika sorunlarını çözmek için genellikle basit değişiklikler yapıyoruz. [] Misyonumuz süreklilik arz eder: Politikayı bilgilendirmek, kamu hizmetlerini iyileştirmek ve vatandaşlar ve toplum için sonuçlar sunmak için davranışsal içgörüler üretiyor ve uyguluyoruz.
Kuruluşumuz Birleşik Krallık Kabine Ofisi, inovasyon yardım kuruluşu Nesta ve çalışanlarımızın ortak mülküdür."
Ingiliz hükümet web sitesinde davranış bilimlerinin yönetişimde nasıl kullanılacağını anlatan "Mindspace" adında bir belge var >>>. Haliyle sadece İngilizce, fakat herhangi bir çeviri aracı ile çevirebilirsiniz. Fakat zaten kapağındaki grafik herşeyi bol bol anlatıyor, göreceksiniz.
Not: Bunu şöyle sade bir dile çevirelim isterseniz. Bahsettikleri şey toplumda ve bireylerde davranış değişikliği yaratmak. Bunu da algı değişikliği yoluyla yapıyorlar. Bu da propagandadır. Ve sadece İngiltere'de faaliyet gösterdiklerini düşünmeyin. Sitelerinde pek çok başka ülkede de projeler yürüttüklerinden övünçle bahsediyorlar. Hem ayrıca birçok ülke kendi davranış bilimi kuruluşlarını çoktan faaliyete geçirmiştir bile. Ve bir de ne olur şu hataya da düşmeyin: Burada sadece iktidarlar söz konusu değil. Karşınıza "kanaat önderi" olarak kim çıkarsa - siyasetçiler (her türlüsü), ünlüler, sanatçılar, gazeteciler, yazarlar, bilim insanları, tasarımcılar - ister sosyal medyada ister ana akımda; ister muhalefet ister iktidar, devlet ya da özel sektör ya da STK - her zaman bu tür eylem ve stratejilerin varlığının farkında olun. Size söylenen, gösterilen herşeyi çok dikkatli bir süzgeçten geçirin. Hoşunuza gidenler de dahil (ve hatta belki de en başta) olmak üzere. Ben şahsen bir süredir böyle yapıyorum, oturup duyduklarımı, gördüklerimi hiç üşenmeden kendim bilfiil araştırıyorum. Ve dediğim gibi, duymaktan hoşlandığım şeylere, sanki benden yanaymış gibi duran kanaat önderlerinin kelamlarına özellikle çok dikkatli yaklaşıyorum. Çünkü hepimiz biliriz ki bal sirkeden her zaman daha iyi çalışır...
And speaking of the UN / Ve hazır BM'den laf açılmışken...
What is being said in the video below can be verified in the UN Agenda 21 document, which is linked here >>>.
Aşağıdaki tüm söylenenler BM Ajanda 21 belgesinde doğrulanmaktadır. Onu da şurada görebilirsiniz >>>.
"It was always planned to happen this way..."
But it doesn't have to happen this way, does it?
So...
"Böyle olması çok önceden planlanmıştı..."
Fakat bu gerçekten illa ki öyle olması gerektiği anlamına gelir mi?
Yani...